BASINA VE KAMUOYUNA

04/11/ 2016 tarihinde Diyarbakır ili Bağlar ilçesinde bulunan Emniyet Müdürlüğü Ek Hizmet Binasına yönelik bomba yüklü aracın patlatılması sonucunda 11 insanımız yaşamını yitirmiş ve 100’ü aşkın insanımız da yaralanmıştır. Yaşam hakkına ve toplumsal barışa dönük bu hiçbir şekilde izahı olmayan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. 
Yapılan bu saldırılar ve ardı ardına gelen şiddet eylemleri yaşam hakkına yönelik olmasının yanı sıra, ülkenin normale dönmesine, çözüm çabalarına ve müzakereye dönülmesi çağrılarına dair sesleri de kısmaktadır. Topluma rağmen devam eden, sivil yaşamı daraltan, siyaseti etkisiz bırakan ve barış ümidinin yitirilmesine neden olan bu şiddet anlayışını kabul etmediğimizi, etmeyeceğimizi belirtir, bir an önce bütün insanlarımızın yaşam hakkını hedef alan şiddet eylemlerine ve silah kullanımına son verilmesini istiyoruz. Ülkede ki demokrasi ve hukuk koşullarından yakınıp, siyasi çözüm müzakerelerine dönüş için çağrı yapanların, bu koşullar altında bunun imkânsızlığını görmelerini, bu akıl almaz şiddetin ve çatışmanın bizzat kendisinin siyaseti ve çözüm müzakerelerini engelleyen koşulları yarattığının farkında olmalarını ve şiddetin son bulması ve silah bırakılması için seslerini daha gür çıkarmalarını talep ettiğimizi belirtir, yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Bilindiği üzere kamuoyu tarafından yapılan haklı itiraz ve uyarılara rağmen Meclis’te fezlekesi bulunan Milletvekilleri için dokunulmazlıklar kaldırılmıştır. 
Akabinde Cumhuriyet Savcılıklarının ifade vermeye yönelik çağrılar HDP milletvekillerince alınan karar gereğince karşılıksız bırakılmıştır.
Son olarak 04.11.2016 Tarihinde Diyarbakır, Bingöl, Şırnak ve Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılıklarınca eş zamanlı olarak alınan yakalama kararları ile aralarında eş genel başkanlarının da olduğu Halkların Demokratik Partisinin (HDP) milletvekilleri adliyelere sevk edilmiş, adli makamlarca verilen kararlar neticesinde 11 Milletvekili tutuklanmış, 3 Milletvekili ise adli kontrol kararıyla serbest bırakılmıştır.
Hiç kimsenin yargılamadan muaf tutulamayacağını kabul etmekle birlikte milletvekilleri hakkında yakalama kararı çıkarıldıktan sonra gözaltına alınıp ifadeleri alındıktan sonra tutuklamaya sevk edilip haklarında tutuklama tedbiri uygulanması; Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki üçüncü büyük parti eş başkanları ve milletvekilleri olmaları, dokunulmazlıkları kaldırılmış olmasına rağmen halen milletvekilli olmaları, başta Anayasa Mahkemesi’nin 03.01.2014 tarihli ve 2014/85 no’lu kararında belirtilen milletvekilleri hakkında tutuklama kararı verilirken tutuklamadan beklenen kamu yararı ile seçilme ve milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma hakkı arasında ölçülü bir dengenin kurulması gerektiğine ilişkin ilke kararının ve ulusal ve uluslararası mevzuatın gözetilmemiş olması, tutuklamanın en son başvurulacak istisnai bir tedbir olması, tutuklananların milletvekili olması nedeni ile kaçma şüphelerinin olmaması, basına yansıyan açıklamalar dikkate alındığında dosyada karartılacak delil bulunmaması nedeni ile ölçüsüz ve ağır olmuştur. Geçmişteki benzer uygulamaların ne kadar yanlış olduğu ve sorunları daha da içinden çıkılmaz bir hale soktuğu herkes tarafından dile getirilmişken, milletvekillerinin tutuklanarak yasama çalışmalarından alıkonulması en çok halkın iradesine, seçme ve seçilme hakkına halel getirecektir. Siyaset kurumunun güçlü kılınmasına çok ihtiyacımız olduğu bu günlerde, seçimle göreve gelmiş bir siyasi partinin milletvekillerine yönelik tutuklama kararlarının demokrasiye ve siyaset kurumuna büyük zararlar vereceği ve bu durumun çözümü şiddette arayanların ve şiddetten beslenenlerin işine yarayacağı aşikârdır. 
Demokrasimize, hukuk devleti ilkesine, siyaset kurumuna ve ülke imajına vermiş olduğu zararı ortadan kaldırmak ve sorunların çözümünde siyaseti daha etkin kılmak adına tutuklu bulunan milletvekillerinin bir an önce serbest bırakılmasını,
Bu süreçte Halkların Demokratik Partisinin sorunların siyaseten çözülmesi mücadelesinden vazgeçmeyerek Meclis’teki yasama faaliyetlerine katılmasını talep ediyoruz. 
Saygılarımızla 
Mardin Barosu