MARDİN BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONUNUN

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜNASEBETİ İLE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASI

 

8 Mart Amerika’da çok zor şartlar altında çalışan dokuma işçisi kadınların 1857’de 18 saate varan çalışma süresine ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı “Eşit İşe Eşit Ücret”, “Sendikalaşma ve Oy Hakkı” için hak arama mücadelesinin başladığı gündür.

Akabinde 16 Aralık 1977’de Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart’ın ‘’Dünya Kadınlar Günü’’ olarak anılmasını kabul edilmiştir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kadınların şiddete, adaletsizliğe, eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı başlattıkları mücadele gününün adıdır.

Sanayinin gelişmesi ile beraber sosyal hayata katılımı artan kadının ilk başlarda belli bir ayrımcılığa maruz kalması ile başlayan Kadına yönelik ayrımcı zihniyetin günümüzdeki yansımaları ne yazık ki farklı uygulamalar ve yaklaşımlar ile devam etmektedir. Kadın Mücadelesinin tarihi eskilere dayansa da ve uluslararası sözleşmelere ve ulusal düzeyde takip edilen politikalara rağmen kadınlar dünyanın her yerinde şiddete ve ayrımcılığa uğramakta; siyasette, karar mekanizmalarında, ekonomide, eğitimde erkeğe göre ikincil konumda kalmaya devam etmekte; medyada ve reklam dünyasında cinsel bir obje olarak kullanılıp istismar edilmekte; kültürel, siyasal, ideolojik veya dinsel nedenlerden dolayı ayrımcılığa uğramakta ve dışlanmaktadır.

         Ülkemizde 5 Aralık 1934’te Kadına Seçme ve Seçilme Hakkının tanınması ile başlayan aile içi ve sosyal alanda kadın-erkek eşitliğini hâkim kılma mücadelesi kimi yasal düzenlemelerle belli bir noktaya getirilmeye başlanmışsa da, bu yasal düzenlemelerin kadınların aile içinde ve sosyal alanda halen yaşamakta olduğu birçok sıkıntının giderilmesinde etkisiz ve yetersiz kaldığı açıktır.

Eşitlik kavramı bağlamında kadın ve erkek arasında hakkaniyetli bir ilişki kurmak isteyen söylemler yasalar önünde eşitliği sağlamışken kadının mağduriyeti halen giderilememiş ve adalet sağlanamamıştır.

Eğitim, istihdam ve gerek ekonomik özgürlükler konusunda kadınlarımızın durumu ve konumu halen düşündürücü bir noktadadır. Cinsel taciz ve aile içi şiddet konusunda kadınlar çok daha zayıf ve korumasız bir durumda bulunmakta olup, ülkemizde kadın cinayetleri ile kadın-çocuk istismarı gün geçtikçe artmaktadır.

Bu sebeple artık eşitlik söyleminin ötesinde bir yaklaşımı tartışıp ortaya koymak gerekmektedir. Zira Kadının toplumda yaşadığı sıkıntılar sadece yasal düzenlemeler ile çözülebilecek bir konu değildir. Zira Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık meselesinde acil olarak, birey ve toplum olarak vicdani ve ahlaki bir adalet anlayışını sağlayacak çözüm yollarına ihtiyaç duymaktayız. Sorunun çözümü eğitim, hukuk, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanda yürürlüğe sokulup eş güdümlü olarak yürütülecek politikalarla mümkündür.  Kadınların aile içi ve sosyal hayatta rollerinin dengelenmesi ve kadın hakları ile fırsat eşitliği konusunda toplumda ortak bir bilinç oluşturulmasını sağlamak için ortaya konulacak bu politikaların sağlıklı yürütülmesi bütün toplumun ve öncelikle de siyasetin, Kamu Kurumlarının, Baroların, STK’ların sorumluluğundadır. 

Kısa vadede aşağıdaki uygulamaların ve yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini elzem olduğunu ifade etmek isteriz.

Kadın ve Çocuğa yönelik her türlü şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için Mardin Barosu olarak bu yönde yapılacak çalışmalara öncülük edeceğimizi ve gereken her noktada destek sunacağımızı belirtmek istiyoruz.

Bu inanç ve temennilerle Mardin Barosu olarak tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz.