5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ MÜNASEBETİ İLE DÜZENLENEN GECEDE MESLEKTAŞLARIMIZ BİR ARAYA GELDİ.

5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ MÜNASEBETİ İLE DÜZENLENEN GECEDE MESLEKTAŞLARIMIZ BİR ARAYA GELDİ.
Baromuzun ev sahipliğinde düzenlenen geceye Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Tolgahan ÖZTOPRAK, Mardin Adli Yargı Komisyonu Başkanı Serkan ÇINAR, 1. İdare Mahkemesi Başkanı Şenol KARADENİZ, 2. İdare Mahkemesi Başkanı Davut TAŞGIT , Avukat, Hakim , Savcı meslektaşlarımız ve aileri katıldı. 
Baro Başkanımız Av. Çelebi ARAZ gecede yaptığı konuşmada;

Değerli Konuklar
Avukatlar Günü münasebeti ile düzenlediğimiz gecede sizleri aramızda görmekten onur duyuyoruz. Baromuz ve şahsım adına gecemize hoş geldiniz diyor saygılar sunuyorum. 
Bu özel günde başta yakın tarihte yitirdiğimiz Diyarbakır Baro Başkanı Av. Tahir ELÇİ, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim KİRAZ olmak üzere vefat etmiş bütün hâkim savcı ve avukat meslektaşlarımı rahmetle anıyorum.
Siz saygıdeğer meslektaşlarımı, Sadece mesleğinizi ifa ederken verdiğiniz onurlu mücadele için değil aynı zamanda Hukuk devleti ve Yargı Bağımsızlığını egemen kılma yolunda yıllardır verdiğiniz mücadele için tebrik ediyor, 5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜNÜZÜ KUTLUYORUM.
5 Nisan; insani değerlerin korunması ve yüceltilmesi için çabalayanların, fakat itibarsız, güçsüz bırakılmak istenenlerin günüdür. 
5 Nisan; görmezden gelinenlerin, savunma hakları gasp edilenlerin, hak arayışında saldırılara uğrayanların günüdür. 
5 Nisan; adalet uğruna kendini tüketenlerin günüdür.
5 Nisan; , Hak arama özgürlüğünün teminatı ve yargının kurucu unsuru olan savunmanın temsilcileri olan avukatların günüdür. 
5 Nisan sadece vekil olan biz avukatların değil, aynı zamanda temsil ettiğimiz asillerin yani tüm vatandaşlarımızın da günüdür.

Biz Avukatlar;
Her zaman sindirilmek, itibarsızlaştırılmak ve etkisiz hale getirilmek istenen bir mesleği icra etmek istemiyor ve bunu ret ediyoruz. 
Bu mesleğin adaletin sağlanması için ne kadar kutsal ve su gibi, ekmek gibi, hava gibi gerekli olduğunu, bize ihtiyaç duyulduğu zaman değil, şimdi anlaşılsın istiyoruz. 
Çünkü bu mesleğe yaptığımız her saldırının, aslında bindiğimiz dalı kesmek misali, hak arama özgürlüğümüze vurduğumuz bir darbe olduğunu biliyoruz. 
Biz Avukatlar; 
Hâkim ve Savcıları yargının asli unsurları olarak meslektaşımız, güvenlik ve kolluk görevlilerimizi ve adliye çalışanlarımızı adaletin neferleri olarak görüyor, kendilerine ve yaptıkları işe saygı duyuyor ve mesleklerini, mesleğimizin varlık nedeni olarak görüyoruz. 
Aynı şekilde yargının kurucu unsurlarından bağımsız savunmayı temsil eden avukatların, yargılama faaliyetinin önünde ki engel olarak değil, yargılamanın asli unsuru ve olmazsa olmazı olarak görülmesini istiyoruz. 
Yargının asli unsurları olarak Bizler; birbirimize saygılı olmalı ve Yargı bağımsızlığına, yargısal faaliyetin işlevine ve savunmanın saygınlığına gölge düşürecek ve zarar verecek uygulama ve davranışlardan ısrarla kaçınmalıyız. 
Zira adalet kurumunun asli unsurları olan Hâkim, Savcı ve Avukatların toplum nezdinde ki saygınlığı birbirinden bağımsız değildir. 
Bu ülkede tüm mesleklere, kişilere, kurumlara tanınan hak ve yetkilere, 
Savcılarımızın soruşturma yapma yetkisine, , avukatlarımızın hak arama yetkisine, Hâkimlerimizin karar verme yetkisine, sanığın, müştekinin, mağdurun, davacının, davalının haklarına saygılı olmak zorundayız. 
Zira tüm bu hakların kaynağı aynı zamanda toplumsal sözleşmemiz olan, ulusal ve uluslararası mevzuatımızdır. Hiçbir kanun maddesi diğer bir maddeden daha az öneme sahip ve gereksiz değildir. 
Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan sanığın haklarını engellemek, aynı kanunda yer alan devletin cezalandırma hak ve yetkisini engellemek demektir. 
Avukatın kanunlarda yer alan etkili savunma yapma hakkını gereksiz görmek, Cumhuriyet Savcısının aynı kanunda ki hak ve yetkilerini önemsiz bulmak anlamına gelecektir. 
Hâkimin kanunlarda yer alan karar verme ve takdir yetkisine saygı duymamak, avukatların aynı kanunlarda yer alan hak ve yetkilerine saygı duymamak demektir. 
Kısacası sorguladığımız, engellediğimiz, gereksiz bulduğumuz her hak ve her yetki, aynı zamanda kendi hak ve yetkilerimizin sorgulanmasına , gereksiz ve önemsiz bulunmasına sebebiyet verecek ve toplumsal adalet yönünden ağır maliyetler doğuracaktır. 
Robert Frost, Gidilmeyen Yol isimli şiirinde diyor ki; 
“İç geçirerek anlatacağım bunu ben,
Nice yaşlar nice çağlar sonra bir yerde:
Bir ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben –
Ben gittim daha az geçilmişinden,
Ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.” 
Gerçekten de tarih boyunca biz avukatlar; 
Adalet uğruna korkmadan çekinmeden kimsenin geçmeye cesaret edemediği yollardan geçtik. 
Adalet yolunda canımız pahasına dahi olsa hiç kimseyi yarı yolda bırakmadık
Hakkını arayan herkesi dinine, diline, ırkına, mezhebine, dünya görüşüne, ne ile suçlandığına bakmadan ve çekinmeden temsil ettik. 
Gün geldi suçla özdeş hale getirildik
Gün geldi dışlandık
Gün geldi yargılamanın önünde bir engel olarak görüldük.
Gün geldi saldırıya uğradık
Gün geldi öldürüldük,
Ama asla yılmadık
Asla cübbelerimizi iliklemedik
Ve yine asla Hak’tan ve Adaletten gayrı kimsenin önünde eğilmedik. 
Belki günün koşulları içerisinde her dönemde günah keçisi ilan edildik.
Ancak insanoğlunun geçmişten günümüze sürdürdüğü hak arama ve adaleti sağlama mücadelesinde biz avukatlar FARK YARATTIK
Ve tarih hakkımızı her daim teslim etti.
Çünkü haklıydık
Ancak Haklı olmamaya razıyız
Yeter ki; 
İnsansız bir adalet, adaletsiz bir insan olmasın. 
Ne hukuksuz bir devlet, ne adaletsiz bir hukuk, ne de avukatsız, savunmasız bir yargı olsun.
Değerli Konuklar, Kıymetli Meslektaşlarım
“Herkes İçin Adalet, Adalet İçin Avukat” dileklerimle gününüzü kutlar, gecemize teşrif ettiğiniz için Mardin Barosu, şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür eder, hepinize saygılarımı sunarım. dedi.